ATATÜRK’ÜN DIŞ POLİTİKA VİZYONU VE BUGÜNKÜ HALİMİZ
Prof. Dr. Cevdet Bozkuş
Büyük önder asla otoriter bir yönetim anlayışını benimsememiştir. Millet egemenliğine dayalı demokratik bir sistem içerisinde, iç ve dış politikalarını hayata geçirmiştir. Kendisinden sonra gelen iktidarlar aynı yönetim anlayışını siyasi hesaplarla devam ettirmemiş, hatta bazı iktidarlar demokrasiden uzaklaşarak bu günlere gelinmiştir.
Otoriter yönetimler kendi konumlarını korumak için ülkelerinin geleceğini asla düşünmezler. Ülke ve millet onların umurlarında asla ve asla olmamıştır. Demokratik olmayan yanlış iç ve dış politikaları ülkelerinin gelişmesine engel olmuş ve yeterli doğal kaynakları olmasına karşın çağın çok gerisinde kalmışlardır. Ama sonunda öyle ya da böyle değişik akıbetlerle gitmişler ya da gideceklerdir. Ancak ülkeleri gelişmiş medeni dünyanın çok gerisinde kalmış olması onların milletlerine yaptıkları en büyük ihanettir. Yakın tarihimize baktığımızda İran, Irak, Suriye, Mısır, Libya ve diğer bir çok ülkede olduğu gibi.
Ülke yönetiminde rasyonel politikaların çok büyük önemi vardır. Bunu çok iyi bilen Mustafa Kemal Atatürk, işgalden sonra cumhuriyeti kurmuş, izlediği iç ve dış politikaları ile dünya ülkelerine örnek olmuştur.
Dış Politika ilkelerini, tam bağımsızlık, millet egemenliği, çağdaşlaşma vizyonu üzerine kurmuştur. İlkeleri;
- Bağımsızlık: Siyasi, iktisadi, kültürel ve askeri bağımsızlık en önemli ilkesi.
- Barışçılık: ‘’Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’’ sözü ile içte ve dışta barışın önemi vurgulamıştır.
- Gerçekçilik: Gerçek hedefler koyarak asla boş hayaller peşinde olmamıştır. Dış politikada dostluklar ve düşmanlıklarda ziyade ülke menfaatlerini dikkate almıştır.
- Akılcılık: Her zaman aklı ve bilimi esas almıştır. Uluslararası ilişkilerde, karşılıklı yarar ilkesi esas alınmıştır.
- Güvenlik: İç ve dış güvenlik için gerekli önlemleri almıştır.
- Batıcılık: Çağdaşlaşmanın batıyla yakınlaşmaktan geçtiğini öngörmüştür.
Atatürk’ün dış politik vizyonu ve ilkelerini bugünkü iktidarın dış politika anlayışı ile kıyasladığımızda en ufak bir benzerlik bulamazsınız. İktidar dış politika adımlarını iç politikada kullanılmak üzere atmıştır. İşte bu iktidarın 2011 den sonra her alanda uyguladığı yanlış politikalar sonucunda ülke sorunları sürekli artmış ve ülke geride kalmaya başlamış, millet büyük bir yoksulluk içine sürüklemiştir.
Dış politikada;
- Komşu ülkelerle sıfır sorun politikası yerine kriz politikası tercih edilmiş ve sonra geri adımlar atılsa da sonuçları ağır olmuştur.
- Uluslararası ilişkilerde oluşan güven sorunu, ülke ekonomisini ve sosyal yaşamını önemli ölçüde etkilemiştir.
- Suriye politikası çok yanlış olmuştur. Ne işimiz vardı Suriye iç işlerine karıştık. Akıllarınca Esad gidecek ve Suriye bizim istediğimiz olacaktı. Hesap tutmadı. Ola ola ne oldu;
* Kuzey Suriye terör yuvasına döndü,
* Milyonlarca Suriyeli elini kolunu sallayarak bize geldiler. Hatta bir kısmı vatandaşımız oldular. Şimdi ise bu gelenler ülkem için bir güvenlik sorunu haline geldiler.
* Son olaylar yeni bir göç dalgası başlatacak gibi.
* Dünyanın en çok sığınmacı, mülteci, göçmen bulunduran ülkesi olduk.
* Sığınmacılar için harcanan 50 milyar dolar kimin cebinden çıktı.
* Merkel 4 milyon sığınmacı için 3 milyar Euro verdiğini söylüyor ne acı.
* Güneydoğu sınırımız şimdi daha çok sıkıntılı bir duruma geldi..
* Evet Suriye bölünmeye doğru gidiyor.
* Kaybeden ülkem ve Suriye olacaktır.
*Kardeşim Esat zalim Esed yanlışının bu ağır faturasını kim ödeyecektir. Başta ülkem olmak üzere bölge ülkeleri ödeyecektir.
* Her şey ABD-İsrail lehine gelişiyor. İstedikleri bir devlet kuruluyor. Hadi engel olun da görelim. Bunlar Ortadoğuyu kendilerine göre düzenleyecekler.
* ABD emperyalizminin dış politika stratejisi ülkeleri içten böl yönet, bölgeleri ülkeleri birbirine düşür yönet. Ortadoğu da bunu çok iyi uyguladı.
* Yıllardır Filistin zulmü, şimdi Gazze katliamı. Irak da olanlar oldu. Suriye de olacaklar belli. İran’a sıra gelecek. Bölgenin diğer ülkeleri daha sonra neler olabileceğini çok iyi düşünmeli. Nereden nereye. Atalarımızın bir lafı var ’’Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş.’’
- AB üyeliği süreci yönetilemedi. İlk yıllarında heyecanla başlandı. Ancak daha sonra atılması gereken adımları iç politik hesaplarla atmaktan vazgeçtiler. AB hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, özgürlüklere ve tam demokrasi şartlarını koyması iktidarın işine gelmedi. Çünkü bu gün kurmuş oldukları sistem için uygun değildi. İşte AB üyeliğinin ülkeme getireceği fırsatları şahsi siyasi hesaplardan dolayı bu millet den esirgediler. Şimdi vatandaş, öğrenci vize bile alamıyorlar.
- İsrail saldıracak güvenlik kaygısı yaratmanız bir iç politika hesabıdır.
- Mısırın iç işlerine karıştık, Sisi ile önce kavga ve sonra barıştık. Bize olan etkisi Doğu Akdeniz ve Ege’de oluşan sıkıntılardır.
- Batı ile ilişkileri terk ederek, Rusya ve Çin’e yakınlaşmaya başladık.
- Rahip Brunson ve gazeteci Deniz Yücel asla serbest bırakmayız dendi ama serbest bıraktılar. Bu bize yakışmadı.
- Dostum denilen Tramp’ın küstahça tavırlarını bu millet unutmadı.
- FETÖ elebaşını neden getirip yargılamadık. Amerika’ya sözümüz mü geçmedi. Yoksa gelmesi işinize mi gelmedi.
- Gazze Gazze dedik İsrail ile ticarete devam edildiği söyleniyor.
- Dış politikada yanlışlar yanlışlar nitekim ülke ve bölge bu hale geldi.
Bu yanlışların, Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politika vizyonunda asla yeri olamaz. Devlet adamı ülkesinin çıkarlarını düşünen, barışçı, uzlaşmacı, istikrarlı, siyaseti bilen ve diğer devletlere karşı saygılı bir dış politika izleyen olmalıdır. Diğer devletler tarafından saygı görür ve ikili ilişkilerde sorunları kolay çözer.
Yoksa güvenilmeyen yalnız bir dünya ülkesi olursunuz.
Hey koca yürek büyük adam çok aranıyorsun çok. Ülkenin ve bölgenin bu durumunu görebilenler seni daha çok arıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: