NERDEN NEREYE
Prof. Dr. Cevdet Bozkuş
Neler vaat ettiniz ülkeyi nereye getirdiniz.
Ama bir gerçek var ki beceremediniz, yönetemediniz. Yeteneğiniz bu kadarmış.
Buna rağmen hala bir baskı sistemi ile ülkeyi yönetmeye devam edeceğinizi düşünüyorsunuz. Eleştirenleri içeri atıyorsunuz. Neredeyse her gün soruşturmalar, şafak operasyonları, kayyumlar yaşanıyor. Ekonominin, yatırımcının ve her sektörün güvencesi olan hukuka güven kalmadı. Dünya kamuoyunda demokrasisi, hukuku aşınmış sıradan bir ülke haline getirdiniz. Yapmanız gereken ya istifa edin bırakın gidin. Ya da seçime gidin. Artık bu milletin size tahammül edecek takatı kalmadı.
Ülkenin 23 yılını yediniz. İyi yaptığınız hiçbir şey yok. Ülke sorunları dağ gibi büyüdü. Hala sabır diliyorsunuz.
Yargı ve kurumlar siyasetin baskısı altında tarafsızlıklarını yitirmiş durumda görev yapmaları ülkeye çok zarar vermektedir. İktidardan gitmemek için her türlü çirkin yolu denemekten kaçınmıyorlar. Ülke ve millet asla umurlarında değildir.
İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu grup toplantısında ülkede olanları ve geldiğimiz durumu ifade ederken şöyle diyordu;
- Ananı al git diyen, evladının mülakatlarda harcanan geleceğini soran babayı azarlayan, somada yüreği yanan madenciyi tekmeleyen ve evsiz kaldık diyen anneyi itip kalkan, kumpas davalarında savcılığa soyunanlar, işine gelmeyen mahkeme kararını tanımayan, işine geldiğinde en hukuksuz işi bile yere göğe sığdırmayan bunlardı.
- Bu dönemde haber yapan gazetecilerin zulme uğradıklarına, şanlı ordumuzun subaylarının boğazlandığı hukuk kumpaslarına, siyaset yapan siyasetçilerin demir parmaklıkların ardına atıldığına şahit olduk.
- Demokrasiyi kendilerini onaylamak zanneden bu gözü dönmüş anlayış maalesef kaos peşindeler. Öz milletine illet, zillet diyebilecek kadar gözü kararmış bir kibri buradan uyarıyorum. Büyük Türk milletinin ferasetini unuttunuz bunun siyasi faturası sizin için çok ağır olacaktır.
- Sanat yaptığı için sanatçıya, haber yaptığı için gazeteciye, siyaset yaptığı için siyasetçiye yaptıkları zulmün tek bir izahı vardır gidiyorlar bu gerçeği gördüler ve geleceklerini kurtarmak adına siyasallaştırdıkları yargıyı kendi ikbal ve istikballerinin kölesi haline getirdiler.
Dervişoğlu yargıçlara da seslenerek
Yürütmenin ve yargının harabeye dönmüş yapısı içerisine halen nefes alan kıyıda köşede de olsa halen görevlerine devam edenlere yahut susarak bu karabasanın geçmesini bekleyenlere, kısaca ehli namus vatan sever Türk evlatlarına sesleniyorum her neredeyseniz yerinizden çıkınız, kafalarınız kaldırınız bugün vicdanınızın almadığı bu bozuk düzene, susarak ya da saklanarak daha fazla direnemezsiniz. Ya çarka girip yok olacaksınız ya da o çarka çomak sokacaksınız.
- Kanunsuz emirleri kabul etmeyin
- Hukukla bağdaşmayan kararları artık vermeyin
- Kendi kardeşlerinizin kanına girmeyin
- Kul hakkı yiyenlerin yağma sofrasındaki kırıntılarına tamah etmeyin
- Şeref ve namusunuzu kirletmeyin
- Hukukla, adaletle bağdaşmayan bu düzenin sopası, aracı, eli olmayı reddedin kısaca mesleğinizin namusuna sahip çıkın
- Sizi yetiştiren bu büyük millete ve cumhuriyete olan borcunuzu ödeyin
- Herkese buradan sesleniyorum kanunsuz emirleri uygulayanlar bilsinler ki bir gün bunun hesabını bu büyük millete verecektir.
- Burada tekraren söylüyorum kanunsuz emirlere uymayın, hukuku çiğnemeyin vatandaşın adalet duygusunu yaralamayın.
Dervişoğlu bu grup konuşması ile milletin duygularına tercüman olmuştur. Özellikle yargıda olan gelişmelere dikkat çekerek yargıçlara seslenişi çok yerinde olmuştur. Çünkü siyasetin emrine girmiş bazı yargıçların vermiş oldukları kararlar yargıya olan güveni oldukça azaltmıştır.
Hukukun tam olmadığı yerde güven olmaz. Yatırım olmaz. Üretim olmaz. Ekonomi düzelmez. Geri kalmışlık ve yoksulluk kaçınılmazdır. İş adamı Ali Koç Hukuk çok önemli. Hukuk sistemi çalışmayan ülkelere yatırımcı çekmek kolay olmuyor. Hiç kolay olmuyor diyor.
Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.
Evet çok doğru. Ülkeyi yönetenler adil bir hukuk sistemi tesis etmek zorundadır. Bu memleket bizim. Hepimizin memlekete sahip çıkmamız lazım. Herkes görevini dürüst ve ahlaklı bir şekilde yapması ile mümkündür. Özelikle yargıya ve yargıçlara çok daha büyük bir sorumluluk düşmektedir.
İmamoğlu’na yapılan yargı baskısının ahlakın ve vicdanın kalmadığını ve açıkça ondan ne kadar korktuklarını göstermektedir. Onunla seçimde yarışmak istemiyorlar. Resmen geleceğin Cumhurbaşkanını siyasetin dışına atma operasyonudur.
Sadece yargı mı. Kurumlar üzerindeki siyasi baskılarda çok artmıştır. İşte 600 yıllık İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu yetkisinde olmayan bir kararla İmamoğlu’nun anasının ak sütü gibi tertemiz diplomasını iptal ettiler. Bir yetki gaspı yaptılar. Çünkü;
- Yatay geçişi fakülte geçiş komisyonu ve fakülte yönetim kurulu yerine getirmiş.
- Lisans eğitimini işletme bölümü yapmış
- Mezuniyeti işletme bölümü ve fakülte yönetim kurulu tamamlamıştır.
Yani yatay geçişini ve mezuniyetini yönetmeliği uygun olarak yerine getiren Fakülte Yönetim Kurulu diploma iptal talebine karşı çıkmıştır. Ancak Üniversite Yönetim Kurulu siyasi baskıya dayanamamış yetkisinde olmayan bir kararla diplomayı iptal etmiştir. Bu karar bu nedenle yok hükmündedir ve kanunu dayanağı yoktur. Bu karar daha önceki örnek dava kararlarında olduğu gibi tarafsız yargı tarafından iptal edilecektir.
Evet nerde nereye geldik. Yönetme becerisi olmayan iktidar tarafsızlığını büyük ölçüde kaybetmiş ve yargı ile kurumlar üzerindeki siyasi baskısı artırarak ülkeyi yönetme anlayışı içine girmiştir.
Eğer zalim ısrarla zulmüne devam ediyorsa bil ki sonu yakındır, eğer mazlum ısrarla direniyorsa bil ki zafer yakındır.
Yorumlar
Kalan Karakter: