ABD VE RUSYA'DA TEMASLAR
Cumhurbaşkanımız ABD’de, TBMM Başkanı ise Rusya’da bir dizi görüşmelerde bulundular. Cumhurbaşkanımızın BM toplantısında, BM’ye ilişkin eleştirileri yerindedir. İsrail’e söz geçiremeyen BM, gün geçtikçe sembolik bir hal almaktadır. Filistin,
son iki yıldır en fazla ihracat yaptığımız ikinci ülkenin
ABD olduğunu, 30 milyar dolarlık ticaret hacmının
100 milyar dolara çıkartılmasını belirtti. Ayrıca uluslararası finans kuruluşlarınca beğenilen, kendi vatandaşlarımız tarafından ise istenmeyen, Batı’nın dayattığı ülkedeki ekonomik sistemi öven sözler söylendi. Savunma sanayinde ikili ilişkilerin gelişmesi konusunda ise,son yıllarda geri kalındığı ifade edildi.
Erdoğan BM’de yaptığı konuşmada BRICS konusuna da değindi. BRICS ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz dedi… Cumhurbaşkanının bu konuşmasından sonra, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut bazı askeri gerekçeler öne sürerek, “BRICS başvurusu Cumhuriyet tarihinin en
önemli olayıdır” sözleriyle de Erdoğan’ın sözlerine destek verdi. (Türkiye’nin ekonomik sıkıntılara düşmesinde elbette ekonomik danışmanlarının önemli payı vardır. Yukarıda sarf edilen bu cümleler, yukarıya selam niteliği taşımıyorsa, danışmanın bazı gerekçelere dayanarak söylediği bu sözlere ilişkin olarak, BRICS meselesi iyice gözden geçirilmelidir.)
Diğer taraftan TBMM Başkanı Kurtuşmuş
Moskova’da Türk-Rus işadamlarına, dünyanın çok kutuplu bir döneme girdiğini belirterek, bu dönemde
Türkiye’nin dünyanın birçok yerinde kazan kazan politikası izlediğini söyledi. Bana kalırsa uluslararası sermaye grupları ABD ve AB gibi Batı emperyalizmine hizmet eder. Rusya ve Çin emperyalizmi ile her gün biraz daha gerginleşen bir çelişki yaşanıyor. Bu durumda her iki tarafta saflarını daha sıkı geliştirmenin peşindeler. Bu anda bu iki emperyalist bloka karşı yeni bir uluslararası blokun oluşması imkansıdır. Kurulacak askeri ve ticarı gruplar,bu iki emperyalist blokun paravan kuruluşları olmaktan ileri gitmez. BRİCS’in patronu, Çin ve Rusya’dır. Günümüzde iki blok arasındaki gerilimler dünyayı yeni bir paylaşım savaşına sürüklüyor. Önceden de sormuştum, böyle bir durumda safımız neresi olacak? BRICS olacaksa. NATO ile ve ABD’nin Türkiye’deki üsleri meselesini, onunla birlikte Suriyeli ve Afganlı meselesini bir an önce çözmek gerekir. Yine bana kalırsa ne ABD, ne Rusya deyip yerli ve milli isek, bizim kendi potansiyelimizi akıllıca, dürüstçe kullanarak,hiçbir bloka tabii olmadan kalkınmış, huzurlu bir ülke olma fırsatını kaçırmış değiliz. Bu durumda halkın desteğine ve güvenine ihtiyaç duyulacaktır. Bence bunun en önemli çarelerinin başında, ekonominin yükünü tek başına halkın sırtına yüklemek yerine, sermaye sınıfına yüklemek olacaktır. Sermaye sınıfı aldığı kredilerde dahil,parasını yatırımlarda değil, faizde, dövizde, borsada değerlendiriyor. Üreterek değil, paradan para kazanarak güçleniyor. Zenginin üzerine gidildiğinde halk, az da olsa ekonomik yönden rahatlayacak ve halkta bir güven gelmiş olacaktır.
Yorumlar
Kalan Karakter: