Her fedakarlığı başkasından bekliyoruz
Her şeyi, her işi, her fedakarlığı başkalarından istemeyi bir akışkanlık haline getirmişiz. Keyfimiz bozulmasında ne olursa olsun. Karşımızdakiler de insan, “ Olsun ama ben müdürüm, başkanım, zenginim, benim görevim emir vermek. Aksi takdirde zengin olmamın, idareci olmamın ne değeri kalır?” “Efendim yiyecek, içecek, ev kiraları çok pahalı, geçinemiyoruz.” “Siz de az yiyin, az için, doğalgazlı evde oturmaktan vaz geçin.” “ İyi de aynı şeyi sen yapıyor musun?”
“Benim yapmam olur mu?
Ben idareciyim.
Sonra millet ne söyler?”
“Hiç biriniz kendisi için istediğini (mümin) kardeşi için istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olamaz” ( Hadis- i Şerif).
Rivayete göre kadının çocuğu balı çok sever, sürekli yer ancak bal çocuğu hasta eder. Aile ne yaptıysa, hangi hekime gitmişlerse çocuk bal yemekten vaz geçmez. Neticede çocuğu Ebu Hanife hazretlerine götürler ve durumu izah ederler. İmam Azam çocuğun ailesine çocuğu 40 gün sonra kendisine getirmelerini söyler. 40 gün sonra ailesi çocuğu İmam Azam hazretlerinin yanına götürürler. İmam Azam çocuğun başını okşar, ona balın tatlı, yararlı bir besin olduğunu anlatır ve kendisine dokunduğu için yememesini söyler. Çocuk o andan itibaren bal yemeyi bırakır. Ancak ailesi, Ebu Hanife’nin niçin çocuğa ilk gittiklerinde bal yememesini söylemediğini ve 40 gün sonra söylediğini merak ederler, hazretin yanına gider sorarlar. İmam Azam şu cevabı verir; “ 40 gün önce, ben de bal yiyordum. Bal yiyen birinin, başkasına bal yeme demesi etkili olmazdı. Sizin ilk gelişinizde bal yemeyi kestim, önce nefsimde denedim bunu. Kendim bunun mümkün olduğunu görünce sözüm de ona tesir etti.”
Yorumlar
Kalan Karakter: