Kurtuluş Savaşı
Kurtuluş Savaşımız milletimizin katılımıyla, askerler öncülüğünde verilen bir savaştır. Savaşın öncüsü
Bizde de Kurtuluş savaşı sonrası Avrupa’yı örnek
alan, ancak Avrupa’nın aksine tek partili ve aynı zamanda ideolojisi olan bir cumhuriyet kurulmuştu.
Avrupa gibi çok partili, demokrasi kurallarının işlediği demokratik bir cumhuriyet kurulabilir miydi?
Bence hayır. Çünkü zamanın Türkiye’sinde, Avrupa’nın alt ve üst yapı şartları bulunmuyordu.
Aradan 100 yıl geçmesine rağmen,günümüzde dahi Avrupa’nın şartlarını halen yakalayabilmiş değiliz. Gerek tek parti döneminde ve gerekirse çok partili rejime dönüldükten sonra, devleti demokratik cumhuriyet olarak isimlendirdik, ancak demokratik cumhuriyeti askerin vesayetinde,Kemalist ideoloji ile yönetmiş olduk. Kemalist askerler ideolojiden sapma var bahanesiyle, her on yılda bir darbe yaparak akıllanmaları için siyasilerin kulaklarını çekmiş, istedikleri bir zamanda zaten kısıtlı olan demokrasiyi,biraz daha kısarak ülkeyi seçimlere götürmüşlerdir. Ülke ABD, işbirlikçi sermaye ve onların doğrultusundaki komutanlar tarafından yönetilmiştir. Askeri vesayeti tam kaldırmak değilde, askeri vesayete bir sınırlama getirmek,Ak Parti döneminde gerçekleştirilmiştir. Ancak 100 yıllık cumhuriyet devletinin bütün birimlerinde, Kemalist ideolojinin derin bir etkisi devam etmektedir.
Ulusalcı Kemalist askerler, 15 Temmuz darbe girişiminde,ABD ve FETÖ’ye karşı hükümetin safında yer aldılar. Çünkü ABD ve FETO’nun Ergenekon, Balyoz gibi davaları yaratması, ordu içerisindeki ulusalcı askerlerin tasfiyesine yönelikti. Günümüzde ulusalcı askerleri tahrik etmeye yönelik bazı provakatif eylemler ön plana çıkartılmak istenmektedir. Adeta milli bayramlarımızı 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Alpaslan’ın Anadolu’ya girişi kutlamalarını iki ayrı cenahmış gibi kutlamaya kalkıştık. Kara kuvvetleri öğrencilerinin mezuniyet töreninde yemin töreninden sonra,300’e yakın öğrencinin kılıçlarını çekerek kendi aralarında bir yemin töreni düzenlediklerine şahit olduk. Ancak ordumuzu siyasilerin ağzına sakız yapıp,yıpratmamamız gerekir. Ordu ve milletimizin birliği bizim geleceğimizdir. Dünya yeni bir savaşa sürükleniyor. Bölünmüş bir millet ve yıpranmış bir ordu savaşı kaybeder ve milletimizin geleceğini yokeder.
Türk ordusu bütün zaferlerini,”Allah-Allah” nidalarıyla kazanmıştır. Bu millet Müslüman bir millettir. “Ben çok Müslümanım, o az Müslüman, içki içiyor, kafir olmuş”diye bir şey yok. Bırakın Allah’ın (cc) işine karışmayı. Ahirette hepimiz amellerimizle yargılanacağız. Şu andaki şartlar içerisinde millet olarak birliğimizi bozmanın hiçbir gerekçesi olamaz. Mezun askeri öğrencilerin davranışları doğrultusunda,olumlu açıklamalarda bulunan Milli Savunma Bakanlığımızın bildirisine aynen katılıyorum. Yeni mezun bazı gençlerin farklı bir tören düzenlemiş diye nitelenen eylemlerini ağzımızda sakız yapmak, düşmanlarımızı sevindirir. Yarın bu gençlerin içlerinden birinin şehit haberini aldığımızda bu haber, eleştirinin dozunu kaçıranların vicdanlarını sızlatır.
Yorumlar
Kalan Karakter: