Üniversite gençliği ve sorumlulukları
Üniversite gençliği yapısı itibariyle toplumun en dinamik, en uyanık kesimini oluşturur. Ülkede ve dünyada gördüğü haksız uygulamaların karşısında hiçbir menfaat gözetmeden durur, gerekirse haksızlıkların düzeltilmesi uğruna canını vermekten çekinmez. Doğru yönetilmediği takdirde ise darbecilere malzeme olur. 12 Mart,12 Eylül ve 28 Şubat darbelerinin asıl nedeni ekonomik olmasına rağmen, onlar sağ-sol çatışmasını ve 28 Şubat darbesinde ise üniversiteli kızların başörtüsünü sebep gösterdiler. 12 Mart muhtırası sonrasında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesiyle birlikte, dönemin öğrenci liderlerini etkisiz kıldılar…. 12 Eylül dönemi ise, genç olmanın darbecilerce suç sayıldığı bir dönemdi. Sol ağırlıklı olmak üzere gençlik bütünüyle etkisizleştirildi. O dönemin muhatabı olan gençler halen 12 Eylül’ün mağduriyetini üstlerinden atmış değiller. 12 Eylül öncesi (68 kuşağını da kapsayacak şekilde) benimde içinde bulunduğum Devrimci Gençlik, genç yaşına ve siyasi acemiliğine göre çok büyük misyon yüklemişti. Amacı tam bağımsızlıktan yana, eşitlikçi bir devletin kurulmasını istiyordu.
İdama gidenler dahi öncelikle,”Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “ Yaşasın tam bağımsız Türkiye” sloganlarını attılar. Diğer tarafta üst düzeyde olmasa dahi,gençlik içerisinde kavga yaptığımız sağcı kesimde ABD’ye karşıydı. ABD, CIA ve zamanın istihbarat örgütleri çatışmaları derinleştirdi, darbe için zemin hazırladı ve piyasa ekonomisini ülkeye yerleştirmek için darbe yaptı. O dönem gençlik sağda ve solda politize olmuş bir yapıya sahipti. Faşist darbe döneminin gençliğe vurduğu darbe ile dönemin gençliği tamamen pasivize edilmiştir. Mecliste grubu bulunan MHP’de dahi dönemin acısını çeken birkaç kişi ya vardır, ya yoktur. Dönemin öğrenci liderlerinin ağızlarını açmaları yasak. Ya dövüyor, ya da öldürüyorlar. Şimdiki gençlerin emperyalizm ve devlet kurumları tarafından apolitik olarak olmaları isteniyor…Bugün İsrail’e uyguladığı soy kırım karşısında bütün ABD, Avrupa üniversiteleri ayaklanmışken, kendi güvenlik güçleri ile çatışırken, geçmişte dünya genelinde Fransa’dan daha ileride gençlik hareketlerinin sahibi üniversiteli gençlerimizin çıtı çıkmıyor. Sistem onların siyasetle uğraşmasını istemiyor. Onlarda okumaktan ziyade rapçı-rupçu-uyuşturucu müpttelası olup çıkıyorlar. Bizler o zamanlar, Filistin’in-Vietnam’ın-Şili halkının yanında, ABD ve İsrail’e karşı her alanda mücadele veriyorduk.
Filistin’de İsrail’e karşı savaşa katılan birçok arkadaşımız öldürüldü. Bugün 1 Mayıs emekçi bayramıydı. İşçiler, gençler, çocuklar Taksim’de halay çekip kutlayacaklardı. Taksim’de toplantı yapılması neticesinde, bazı ufak tefek olaylar çıksa dahi, ne devlet yıkılır, ne de batardı. 1 Mayıs Ak Parti tarafından bizimde vekil olduğumuz bir dönemde yasalaştı..Şimdi gelenlere 1977 kanlı 1 Mayıs’ı hatırlatmak için 1 Mayıs dayağı çekersek, siyaset denilince ürken, korkan bir gençliğin yetişmesine izin vermiş oluruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: