Müslümanlar olarak; ibadetlerin, itaatlerin, insanların birbirlerine olan yardımlarının, dini ve insanî duygularının zirvede yaşandığı Ramazan ayını geride bırakıp Ramazan Bayramına kavuştuk…
Bizleri Ramazan Bayramına kavuşturan Allah Teâlâ’ya sonsuz şükürler ve hamdü senâlar olsun!
Peygamber (sav) hadisi şeriflerinde geçtiği gibi Müminlerin senede iki defa dini bayramları vardır. Bunlardan ilki Ramazan Bayramıdır. Bütün dünyadaki Müslümanları, bayram öncesi tatlı bir telaş alır ve beldelerindeki adetlerine göre hazırlık yaparlar.
İslâm beldelerinden birisi olan ülkemizde bölgeden bölgeye farklılık göstermekle beraber bu tatlı telaştan nasibini alır. Hazırlıklar arefe gününden önce başlar ve her yaş grubunun kendine has ödev ve sorumlulukları vardır.
Annelerimiz, bayramda insanlara ikram edeceği tatlıları ve yemekleri yaparlar. Aynı zamanda gelecek olan misafirlerimizi daha güzel ağırlayalım diye bayram öncesi evlerimizde genel bir temizlik vardır.
Babalarımız, bayram alışverişi yaparlar. Bayramda yapılacak yemeklerin, misafirlere tutulacak bayram şekerlerinin listesini annelerimiz; babalarımıza teslim eder ve arkasından listedeki malzemelerin unutulmamasını tembih ederler! Babalarımızın görevi tabi ki burada son bulmaz… Erkekler bayram öncesi berbere gidip tıraş olurlar. Hatta kimi insanlar berberler de çok yoğunluk olduğunu düşündüğünden günler öncesinde tıraşını olurlar. Bayram öncesi çarşı pazarın yoğunluğunun en fazla yaşandığı yerlerden biri de kuaför salonlarıdır.
Yöreden yöreye farklılık göstermekle beraber insanlar kaybettiği yakınlarının mezarlıklarını ya arefe günü ya da bayram namazı sonrası ziyaret ederler. Yasin ve kısa sûreler okunur ve ardından dua edilir.
Arefe günü genelde resmi tatil olduğu için uzakta olan hane bireyleri gelir ve o gün büyük sofralar kurulur. Bütün aile bireyleri aynı sofra etrafında toplanır ve güzel sohbetler eşliğinde hal hatır sorulur.
Arefe gününün ertesi günü bayram olduğu için anne-babalarımız; bayram namazını kaçırmayalım diye erken uyumamızı söylerler.
Bayramların en büyük sevinci küçüklerin yüzünün daha fazla gülmesidir. Belki bayramları coşkulu ve en heyecanlı yaşayan kitle çocuklar desek abartmamış oluruz. Bayram sanki çocuklara gelmiş gibidir. Çocuklar açısından bayram demek; yeni elbiselerin alınması ve bayram günü ellerini öptüğü büyüklerinden harçlık alınması ve bolca şeker yenilmesidir.
Çocuklar bayramın vazgeçilmezleridir. Arefe gününden başlamak üzere sokaklar onların cıvıltısı ve neşesiyle dolmaktadır. Arefe günü; yine yöreden yöre farklılık arz etmekle birlikte çocuklar; arefe günü; fındık, fıstık, ceviz, şeker ve başka yiyecekleri köylerinde veya mahallelerinde toplarlar. Adet olduğu için hiç kimse yadırgamaz ve bu durum insanların hoşuna gider. Ayrıca çocuklar bu işlemleri bayram günü de sürdürürler.
Bayram demek; eş, dost akraba, büyükler ve tanıdıkları ziyaret etmek demektir. Büyükler, küçüklerin bayramda kendilerini ziyaret etmelerini beklerler. Uzakta olan insanlar birbirlerini telefon yoluyla arayıp hal hatırlarını sorarlar. Her gidilen evde gelen misafire ikramlar vardır ve ev sahibi misafirin ikramlardan bolca yemesini sürekli telkin eder.
Ülkemizde olan adetlerden biri de bayram öncesi vefat eden insanın yakınlarını “ilk bayram” adı altında ziyaret edip; aşır okuyup, vefat eden kimsenin ruhuna bağışlama vardır. Bu adet bazı kimseler açısından yadırgansa da ziyaret edenler yoluyla acıyı hafifletme gibi bir durumu vardır.
Bayramı kendi içimizde değil etrafımızdaki insanlar ile de yaşamak gerekir. Bayram sadece bize değil, etrafımızdaki bütün insanlara gelmektedir. Bütün insanlar gerek maddi ve gerekse manevi olarak aynı seviyede olmadığına göre her insana gücümüz nispetinde el uzatmak gerekir. Çünkü yaptıklarımızdan sorumlu tutulacağımız gibi, gücümüz olduğu halde yapmadıklarımızdan da sorguya çekileceğiz.
Zengin olan kimse, kendi hane halkını sevindiriyorsa; yanı başında veya ulaşabileceği uzaktaki insanlara da yardım etmek suretiyle bayram sevincine ortak etmelidir. Normal her bir insan ise; başta kendi anne-babası olmak üzere, hısım akraba, yaşlı insanlar ve hasta ziyaretini bilhassa bayramda yapması gerekir. Kendisinin ileride yaşlanacağını unutmayıp, bu insanların böyle bir beklenti içerisinde olduğunu unutmaması icap eder. Yani bayram mutluluğu paylaşıldıkça bayram, bayram olmaktadır.
Bu beklenti ve duygular ile büyük ve küçük hepinizin bayramını tebrik eder; âlemi İslâm’a, bütün insanlığa bu bayramın; sevinç, barış ve huzur getirmesini Cenabı Hakk’dan niyaz ederiz…
Numan ÖZTÜRK
Sarıkamış İlçe Müftüsü
Yorumlar
Kalan Karakter: